banner13

             Kültür kelimesi “toplumların yaşam biçimi” olarak tanımlanmaktadır. Milli kültürümüz ya da geleneksel kültürümüz ise toplumun öz kimliğini oluşturan, toplumun bireylerini birleştiren, toplumu diğer toplumlardan farklı kılan değerler bütünüdür.

     Modernleşmeyle ortaya çıkan “küreselleşme” sonucunda, egemen kültürler tüm dünyayı etkisi altına almış; dünya tek tipleşme tehlikesiyle yüz yüze gelmiş ve toplumların geleneksel kültür öğeleri büyük oranda kaybolmaya yüz tutmuştur. Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü olan UNESCO bu durumu yerel kültürler açısından tehlike olarak görmüştür.

     Önlem olarak çeşitli girişimler başlatılmış, taraf olan ülkeler bir dizi sözleşmeye imza koymuşlardır. UNESCO, insanlığın evrensel değeri olarak kabul edilen, dünya çapındaki kültürel ve doğal mirasın tanımlanması, korunması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlamaktadır.

     UNESCO’nun kültürel değerlerde farkındalık oluşturmak ve koruma amaçlı olarak, yaygın ve örgün eğitim kurumlarının programlarına alınması, basın ve yayın organlarının konuya yer vermesi ve müzeler kurulması gibi önlemler bulunmaktadır. İletişim imkânlarının gelişmesi sonucunda küreselleşmenin kaçınılmaz olduğu günümüzde UNESCO’nun öngördüğü gibi yerel kültürel değerlerin öncelikle ortaya çıkarılarak araştırılması, kayıt altına alınması, tanıtılması, korunması ve güncellenerek işlevsel hale getirilmesi gerekmektedir.

      Yerel kültürel değerlerin önce ulusal, sonra da evrenselde yayılması, dünyada kültürel çeşitlilik yaratacak, aynı zamanda ülkelere ekonomik getiriler sağlayacaktır. Geleneksel kültür deyince akla; halkın asırlar boyu deneyimler sonucunda kazandığı, nesilden nesile aktarılarak insanların ortak belleğinde yer etmiş kültürel değerler gelmelidir. Bu değerler arasında gelenek-görenekler, dil, inançlar, geleneksel el sanatları ve meslekler, halk edebiyatı, giyim-kuşam, sözlü ve sözsüz anlatımlar, tören ve şenlikler, halk mutfağı, halk tiyatrosu, halk müziği, halk oyunları, çocuk oyunları, halk mimarisi ile birlikte daha pek çok alanı sayabiliriz.

     Bir bölgenin kültürel değerlerin tanıtılmasının en önemli yollarından biri de festivallerdir. Zengin bir halk kültürüne sahip olan Çubuk önceleri halk kültürünü yeterince tanıtamamış, fakat dokuz yıldır ilçede düzenlenen “Turşu ve Kültür Festivali” aracılığıyla bazı değerlerini tanıtma fırsatı yakalamıştır. Festivalde ağırlıklı olarak geleneksel mutfak ön plana çıkmakla birlikte bazı el sanatları ve diğer yerel ürünler sergilenmekte ve pazarlanmaktadır. Yalnızca turşu bile ilçeye büyük miktarda gelir getirmekte ve ilçenin tanınmasına katkıda bulunmaktadır. Turşunun yanı sıra diğer bazı yöresel mutfak ürünleri de festivalde pazarlanarak pek çok ailenin geçimine katkı sağlamaktadır.

       Ayrıca ilçeye bağlı bazı beldelerde küçük çaplı da olsa yerel ürünlerle ilgili şenlikler düzenlenmekte (vişne, domates, höşmerim, kavun, gözleme gibi) ve yerel ürünler sergilenmektedir. Bugün ülkemizde pek çok ilçe yalnızca geleneksel mimarileriyle ön plana çıkarak, adeta turizm merkezleri haline gelmiştir. Beypazarı, Göynük(Bolu), Safranbolu, Amasya, Cumalı kızık gibi yerleşim yerleri bunlardan birkaçıdır. İlçemizde bulunan geleneksel yapılar ise çeşitli nedenlerle restore edilememiş, ne yazık ki pek çoğu yıkılmak üzeredir. 

     Bu yapılardan Bekir Ağalar Konağı ise Belediye ve Özel idarenin işbirliğiyle “Kent Müzesi” yapılmak üzere yeniden inşa edilerek bu alanda çok güzel bir adım atılmıştır. Müzede Çubuk’un tarihî ve yerel özellikleriyle birlikte geleneksel maddi kültür öğelerine de yer verilecektir. Dünyada en iyi örnekleri Balkan ve İskandinav ülkelerinde bulunan “Folklor Açık Hava Müzelerinde” hızla sanayileşen ülkelerde, kaybolup gitmekte olan halk kültürü ürünleri, mimarî unsurlarıyla beraber sergilenmektedirler.

     Bu müzelerde kimi zaman bir köy olduğu gibi, kimi zaman da değişik köylerden alınan örnek yapılar, içindeki araç- gereç ve eşyalarla birlikte, belirli bir alana taşınmakta ve köy yaşamı canlandırılarak halka açık olarak sergilenmektedir. Kurulma maliyeti hayli yüksek olan fakat ülke ve bölge ekonomilerine büyük katkı sağlayan bu müzelerden ilçemizde yapılabilecek pek çok müsait alan ve malzeme bulunmaktadır. Sonuç olarak şunlar söylenebilir:

      Geleneksel kültürün korunması ve yaşatılması için öncelikle bilimsel olarak tespit edilerek kayda alınması ve daha sonra çeşitli alanlarda kullanılır hale getirilmesi gerekmektedir. Bu konuda Ankara’da bulunan bazı üniversitelerin ilgili bölümlerinden yardım alınarak arşiv oluşturulması mümkündür.

     Zengin bir halk kültürüne ve geleneksel yaşam pratiğine sahip ilçemizin yerel kültürel değerlerinin gelecek nesillere aktarılması ve işlevsel hale getirilmesi için yerel idarelere, sivil toplum kuruluşlarına ve yöre halkına önemli görevler düşmektedir.

     Bu konuda ilçe yöneticileri ve halkımızın sağduyulu olduğuna, herkesin elinden geleni yapacağına inancımız sonsuzdur.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.