Canhıraş bir feryatla uzattığımız ele; “geldim, buradayım” cevabı gelmeyince; gelse bile zaman aşımını yaşatarak gelmiş gibi gözükünce “aman” sahiplerinin vurdum duymazlığının canımızı depremden daha çok yaktığını ne yazık ki yaşayarak öğrendik.
Bu öğrendiklerimiz canımıza, malımıza, hayallerimize öyle kayıplar yaşattı ki, geri dönüşü asla olmayacak. Yara sıcakken acısını daha az hissetmek gibi bir realite vardır. “Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş” diyen şairin ifadesi ile acılarımız, ayrılıklarımız, kayıplarımız da artık ruhumuzu, bedenimizi cendere içine alarak sıkmaya başlayacaktır.
Her geçen gün artarak devam edecektir. Bir gün gelecektir ki, ilk zamanlarda etrafımızda en azından “tüh tüh” şeklinde gözükenler bile kaybolacak kendimizle baş başa kalacağız. İşte o zaman bütün bu olanlara bir suçlu arayacağız. Ne yazık ki aradığımız suçlu hep dışarda, uzaklarda olacak. Genellikle hayatımız boyunca düştüğümüz hataya burada da düşeceğiz.
Elbette bu yaşananların fiili sebepleri dışarıda olanlardır. Yetkili olanlardır. Menfaatleri için canımızı, malımızı göz ardı edenlerdir. Bunların hesap vermesi kaçınılmazdır. Normal hallerde bu kimselerin kendi vicdani sorumluluklarının gereği olan cezayı kendilerine vermeleri beklenirse de geleneklerimiz arasında maalesef böyle bir icraat mevcut değildir. Bırakınız böyle bir icraatı, tam tersine yaptıkları ve şumullüce düşünüldüğünde toplumsal katlin sebebi sayılacak davranışlarından kurtulmak amacı ile kendileri gibi olanlardan destek alarak dokunulmazlıklara kavuşma aktivitelerini görüyoruz. Demek ki suçlunun suçunu itiraf etmesini beklemek son derece saf dillilik olacaktır.
Bu beklemek, o suçlunun ilerde daha büyük cinayetleri işlemesine zemin hazırlayacaktır. Onun yakalanma korkusu ile hep baskın ve yetkili durumda kalması için yapamayacağı rezillik söz konusu olmayacaktır. Peki bu hep böyle mi devam edecektir? Senin suçluyu ararken göz ardı ettiğin bir şeyi bütün hissiyatından soyunarak değerlendirmene kadar EVET!..
Nedir değerlendirmeye alman gereken şey? Suçu ve suçluyu dışarda aramanın yanında, biraz da kendine dönerek acaba ben de suçlu muyum? Diyerek kendini irdelemendir.
Mesela; 1- Kendime dokunmayan ama başkalarının yaşadığı acıları hiç dikkate aldım mı? 2- Hakkım olmayan herhangi bir durumda başkalarının hakkına tecavüz edilerek bir makam, bir menfaat bana tevdi edilince; hayır bu benim hakkım değil, hakkı olana verilsin diye düşündün mü? 3- Devletin idari açıdan işlerliği hakkında bir sıkıntı var mı, yok mu diye merak edip mevcudu değerlendirmeye aldın mı? 4- Devletin (hükümetin) senin gibi vatandaşlardan topladığı vergileri hakkaniyet ölçüsünde harcayıp harcamadığını düşünme zahmetine katlandın mı? 5- Son zamanlarda yaşanılan deprem felaketinin kat be kat daha acılı yaşanmasına sebep olan, yetkililer tarafından bu tür felaketlere tedbir alınması için toplanan bilmem kaç milyar TL nin nerelere harcandığını öğrenme arzusu duydun mu?
Bunlara benzer binlerce soru sormak mümkün. Şimdiye kadar bunu hiçbirimiz düşünmedik, düşünenler oldu ise de belki de bir kısmımız onlara hain gözü ile baktık. Bunları esas söylemem gereken uyarıya zemin hazırlamak için söyledim.
Şimdi diyorum ki:
GEÇEN ZAMANA VE ÖLEN CANA ÇARE BULUNMAZ, ANCAK OLANLARIN VE DE ÖLENLERİN BİR DAHA YAŞANMAMASI İÇİN ÖNCE KENDİ HATALARIMIZI ORTADAN KALDIRMALIYIZ
1- KENDİMİZE VEKİL OLARAK SEÇTİKLERİMİZİN YAPTIKLARINDAN EN AZ ONLAR KADAR BİZİM DE SORUMLU OLDUĞUMUZU,
3- ADALET KAVRAMININ İÇİNİ BOŞALTARAK, HEP BANA, TEK BANA KURALINI ADALETİN İŞLEYİŞİNE EĞEMEN KILANLARA İTİBAR ETMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ,
4- DEVLETE (Hükümete) ORTAK KABUL EDENLERİN O DEVLETİ YÖNETMEYE HAKLARININ OLAMAYACAĞINI,
5- HALKIN HER KESİMİNDEN TOPLANAN VERGİLERİMİZİ BELLİ KESİMLERİN KAZANÇLARINA VESİLE OLACAK ŞEKİLDE DEĞİL, BÜTÜN VATANDAŞLARIN FAYDALANACAĞI İŞLERE YÖNELTİLMESİNE VE DE ORALARDA DA EN RANTABL ŞEKİLDE HARCAYACAĞINI KABUL ETTİĞİMİZ KİMSELERE VEKALETİ VERECEĞİZ. SONRA DA İYİ OLURSA DA, KÖTÜ OLURSA DA BEN ETTİM BEN BULDUM DİYEREK KİMSEYİ SUÇLAMAYA YÖNELMEYECEĞİZ.
Bu son fırsattır diyenlere katılmıyorum. İnsan yaşadıkça son diye bir şey yoktur. Ancak her fırsat her zaman aynı yoğunlukta gelmez. Bu belki de en yoğunluğu olan ve kaçırılmaması gereken fırsattır.
“DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ…GÖRMEZ MİSİNİZ” diyen hitaba dikkat ediniz ve gerekeni yapınız.
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.